Saray'da "Ramazan Sevinci"Başka
Kategori: Basında Serdar Tuncer Gösterim: 8130
TRT 1’de ekrana gelen ‘Ramazan Sevinci’, hoş sohbetlerin ve konukların yanında mekanlarıyla da ilgisini çekiyor izleyicinin.
Serdar Tuncer’in sunduğu ve ‘Topkapı Sarayı’ndan canlı olarak gerçekleştirilen program, Saray’da çekilen ilk iftar programı. Çekimlerin yapıldığı mekan geçmişte padişahların iftarlarını açtıkları ‘İftariye Kameriyesi’. Programın izleyiciyi çeken yanının mekanın kendisi olduğunu düşünen Tuncer, “Bağdat Köşkü ile Mukaddes Emanetler’in ortasından izleyiciye ulaşıyoruz. Hemen yanımızda Hırka-i Saadet var. Bunlar, hem konuğa hem de ekrandaki seyirciye aksediyor.” diyor. Daha önce de çeşitli kanallarda izleyici karşısına çıkan Tuncer, iftar programı sunmanın zor olduğunu, ancak sohbetlerin yorgunluklarını aldığını söylüyor.
Orucun verdiği mahmurluk ve canlı yayın stresi olumsuz gibi görünse de ekip bunu aşmayı biliyor. Daha doğrusu programın hareketli bölümleri izleyiciyi olduğu kadar sunucu ve teknik ekibi de motive ediyor. ‘Ramazan Sevinci’nde sadece sohbet yok. ‘Murat Yeni ile Anadolu Ramazanı’nda her gün farklı bir ilden canlı bağlantı gerçekleştiriliyor. ‘Ramazan Dünyası’nda, çeşitli ülkelerdeki Müslümanların bu ayı nasıl yaşadıkları, ‘Avrupalı Müslümanlar’ bölümünde Müslümanlığı seçmiş yabancıların hayat hikâyeleri ekrana yansıyor. ‘Boğaziçi’nde Bir İmam Bir Cami’ adlı bölümde, Ortaköy, Çengelköy gibi camilerin imamlarının günlük hikâyelerine tanık oluyor izleyiciler. ‘Büyükelçilerle İftar Yemeği’nde ise farklı ülkelerin büyükelçilerinin sofralarına konuk olunuyor.
Programa katılan konuklar ve konular özenle seçiliyor. Bunun için bir ‘konuk koordinatörü’ görev yapıyor. Tuncer’in bu konudaki düşüncesi ise şöyle: “İşin ehli olan kişileri, sözü de kalbi de bir olan ve kalbinde yaşayan kişilerin programa çıkması yönünde fikir belirtiyorum. Ramazan’da ekran ekran dolaşanlar var. Kimseyi kınamıyorum ama böyle bir vakıa var. Pek bu duruma düşmemiş isimler olsun istiyorum.”
‘Ramazan programı çok, kalitelisi az’
“Bütün kanallarda iftar ve sahur programları var. Birkaçının dışında kalite noktasında ciddi tereddütlerim var. Ramazan’ın bir kültür yönü var, bir de manevi yönü. İki uç arasında dolaşıyor kanallar. Kültürel tarafı daha fazla öne çıkıyor. Ya da manevi kısmı reyting malzemesi haline getiriliyor. Burada bir şeyle sınanıyoruz aslında: Reyting mi, Allah rızası mı? Bu programlar, unutulan dinamiklari nasıl hatırlatırız endişesiyle yapılıyorsa başımızın üstüne. Ama diğer taraf sanki biraz daha belirgin gibi geliyor bana.”
24 Eylül 2008
YUSUF BÜLBÜL
Zaman Gazetesi